Almasan Bile Mala Bak

Dün sucukları anlattı bu gün sıra kavurmaya geldi diye düşünenler olabilir. Hiç de öyle değil.Ben sabahları kalkınca ;İkizler Burcu olduğum için , nasıl bir ruh hali içinde olduğumu pek kestiremem. Ancak aka boka karışmak benim önemli bir özelliğimdir. Susamam. Fuzulinin dediği gibi ‘ Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil ‘.ama olsun ben gene anlatayım sonra şirket işine devam ederiz.

Üsküdardaki evimizdeki ev sahibimizin çocukları benden 8-10 yaş büyüktüler ve ikisi de Hukukta okuyorlardı. 1960 tarihinde Askeriyenin ülke yönetimine el koyması sırasında muhalefet adına önemli görevler yapmışlardı. Ordunun idareyi ele alması sonucu bir toplumsal ve metozori ivme ile herkes alyanslarını fakir ülkemize yardım amaçlı bir organizasyona verip yerine uygun metalden devrim yüzüğü aldı. Babam bence takdir edilmesi gereken bir davranışta bulunup kendinin ve annemin  alyansını vermedi. Yazımız tarihi gerçeklerle ilgili bir yazı olmadığı için bu altınların Türkiyeye katkısını pas geçiyorum. Ancak o güne kadar çok düşük maaşla ve yatağı yorganı sırtında değerli askerlerimiz o günden sonra hiç bir savaş yaşamadan sadece millete güven veren yapıları ile önce kendilerine lojmanlar, deniz kenarında onların tabiri ile ( Eğitim Tesisleri ) adı altında yazlık yerler ve her şehrin en güzel yerlerini telle kapatarak bir de nedeni pek bilinmeyen ( Yasak Bölge, Fotoğraf çekmek yasaktır) yazısı ile kendilerine özgü bir dünya yarattılar. Kimse kendilerine karşı çıkamadığı için bütün devlet memurlarının çok üstünde maaş ve emeklilik ikramiyesi ile bu günlere geldiler. Kendilerine özgü bir işgücü planlamaları olduğu için ihtiyaçtan çok fazla general ve görev kadroları ihdas ettiler. Bu konunun teknik olarak cevabını veremem ama bu kadar üst rütbeli insan hala yargılama nedeni ile görev yapamıyorsa ve hala askeri görevlere mevcutlar yetiyorsa o zaman bu kadar yıl bu kadrolara verilen maaş, makam arabası ve diğer avantajların haksız ve gereksiz olduğunu söylemek mümkündür.

Ev sahibimizin oğullarına  Üsküdarda verdikleri hizmetlerle ilgili olarak çok fazla ilgi gösterilmediği için onlarda yeni bir arayışa yöneldiler ve vücut yapmaya ( body building) karar verdiler. Boyları çok kısa ve kilolu oldukları için yoğun çalışma sonucu çok kısa süre içinde güzel bir vücuda sahip oldular. Özellikle yazın Çiftekayalara ve Üsküdarın tek plajı olan Salacak Plajına gldip yağlanır ve o zamanda tek parça mayo giyen ( Bikini daha yoktu. Zaten ilk bikinilerin üstü ile altı arasında ortada sadece 4-5 cm boşluk vardı) değerli Üsküdar bayanlarına ( Almasan bile mala bak ) ruh haliyle, karınlarını içeri çekerek, vücut gösterirlerdi. Bir de benden 2-3 yaş büyük kız kardeşleri vardı ve ağabeyleri  onun namusunu korumaya pek arzulu idiler.

Mahallemize yeni bir çocuk taşındı. Nedendir bilmem ağabeyler çocuğun kafasını kaldırıp evlerine bakmasından rahatsız oldu daha küçük olan ancak daha iri ve vücutlu olan ağabey pencereden yapılan ağız dalaşından sonra ’ Bekle geliyorum ’ dedi. Yeni taşınan genç te ’ Gel bekliyorum ’ dedi.

Biraz daha ağırlık kaldırıp yağlanan ağbi mahallelinin hayran bakışları altında koları yanda kanatlarını çıkarmış olarak, taşınanın üstüne geldi. Çocuk yere çömeldi ve ağabeyi topuğundan çekti. O günlerde asfalt yoktu yollar Arnavut Kaldırımı idi. Ağabey sırtüstü yere düştü kafasını taşa çarptı kendinden geçti. Sonradan öğrendik ki yeni çocuk Kırkpınar güreşçisiymiş ve yaptığı topuk elleme de bir güreş oyunu imiş. Daha sonra çocuğun bir kusuru olmadığı anlaşıldı ve herkes iyi dost oldu.Bunları neye anlattı diyenler için söylüyorum. Ülkemiz de bir zamanlar kendi yağınla kavrulan ve sulh ( barış) içinde yaşayan bir ülke idi. Sonra nasıl olduysa önce vücut yaptırdılar sonra yağladılar en büyük sensin diye gaz verdiler.  Sonuç ne? Bak Suriyeye, bak İmralı ilişkilerine,durum fecaat. 100.000 in üstünde Suriyeliyi besliyor bakıyoruz.Ülkemin kaynaklarını kendi yurttaşlarımız yerine başka yerlere aktarıyoruz. Sayın başbakan Esadla veya İmralı ile Futbol oynasa veya güreş tutsa neyse ama hep canı savaş çıksın istiyor gibi. Ya ‘Allah allah, beni seven arkamdan gelsin deyip de kimse gelmezse ne olacak?’ Veya anlattığım olayda olduğu gibi biri topuğumuzdan çekerse ne olacak. Allah sonumuzu hayır etsin.

Yazı çok uzun olmasın diye şirketi bu gün kısa tutalım yarın devam ederiz.

Şirketin en keyifli zamanı ise öğle paydosu idi. Şimdi kimsenin inanmayacağı bir şey söyleyeceğim. Genel Müdürlük binasının araba koyulan bahçesinin önünde banklar vardı . Önünden de Alibeyköy deresinin bir kolu akardı. İnsanlar burada oturup balık tutardı. Yanlış okumadınız balık tutardı. Devamı yarın

Yorum yapın