Bu gün konu olarak zan’ ı seçtim.
Zan yani zannetmek yani sanmak.
Zan’ ın Antoloji.com daki iki tanımını size aktarmak isterim.
1- Zan’ duygusu insanda mevcut bulunan en büyük şer güçtür! .Varolmayan ya da varolması mümkün olmayan şeyleri imkân dahilinde göstererek bilinci adeta esir eder! . Tüm korkuların, endişelerin, sıkıntıların kökeninde ‘zan’ yatar! .
2- Zan ikiye ayrılır, hüsn ü zan ve su i zan olmak üzere.
‘Hüsn ü zan, bir çok yerde acziyettir. Su i zan ise, tedbir almanı emreder.’
İnsan hayatında zanna örnek gösterilecek pek bilinen bir anekdot var.
Hani bir adam kendisine adres soran bir hanım için
” O kadar erkek arasından bana sordu, demek beni beğendi ”
diye düşünürmüş ya .
Benim de hayatımda ilginç bir zan olayı vardır.
Daha Orta Mektepte iken Üsküdar’da mahallemize genç bir kız taşınmıştı.
Pek dışarıya çıkmaz cumbadan ” Cumba, eski Türk evlerinde zemin katın üzerindeki birinci ya da müteakip katlarda dışa taşan kafesli oda bölmesi.” dışarıya bakardı.
Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse ona bayağı bağlanmıştım.
Sokağın hemen kenarında bir kireç kuyusu açılmıştı.
Ben uzun boyum ve bacaklarım nedeni ile kirece basmadan , kuyunun bir ucundan diğerine atlayan tek kişiydim.
Atladıktan sonra cumbaya bakar güldüğünü de görünce tamam beni seviyor derdim.
Kapının önünden el arabası ile geçen karpuzcuya kaçtı.
Elimizi vicdanımıza koyalım.
Herkesin hayatında böyle hatalı zannetmeler vardır.
Bundan kaçınmanızı şiddetle öneririm.
Yaşadığınız birlikteliklere gölge düşürmeyin.
Eğer düşürürseniz ,
Minkeos kimliğimle yaptığım bir tespiti size aktarmak zorunda kalırım.
” İlişki Tarih olur , yaşam ise Güzel Sanatlar ”