Hatırlarsam Yazarım

Yavaş yavaş mahalleye alışıyorum .

Turgut Amca ile yaptığım konuşmalar sırasında onun evi civarından yeni tanıdıklar edindim.

Yokuştan yukarı çıkarken onun evi sağda idi.

Orada şimdi tam yerini hatırlamadığım bir yerde top oynanan küçük bir arsa vardı.

Kabiliyetimi Üsküdar’dan bildiğim için kendim oynamaz ancak oynayanları seyrederdim.

En ilginç olan birinin adı ya Uluğ idi ya da Ata. Tam hatırlayamıyorum . Hep doktor olmak istediğini anlatırdı hem de operatör.

Daha sonra isteğini gerçekleştirdiğini ve beyin cerrahı olduğunu duymuştum.

Orada maç yapanların arasında ilginç bir kardeşler vardı.

Agah ve Bülent.

Agah’ın lakabı Deli Agah dı.

Bence lakabı Mızıkçı Agah olmalıydı.

Maçlarda hakeme , özelde her şeye itiraz ederdi.

Bazen konuşmanın başında savunduğu kendi fikrine daha sonra itiraz ederdi,

Kardeşi Bülent ise çok yapıcı biriydi ve iyi futbol oynardı.

Ve Yalçın

İstanbulspor’ da futbol oynar ancak artist olmak istediğini söylerdi.

Yüzündeki sivilceleri yok etmek için talk pudrası kullanır ve bembeyaz bir suratla ortada dolaşırdı.

Ağbisi Ahmet , kardeşi Metin .

Ahmet Ağbi postacı idi. Resmi kıyafeti ile şimdi kimsenin kullanmadığı mektupları sırtındaki posta çantasında taşırdı.

Sonra bir gün onu Devekuşu Kabarede sanatçı Ahmet Gülhan olarak gördük.

Yalçın da daha sonra düşlediği gibi Film artisti Yalçın Gülhan oldu.

Bir de nerede oturduğunu tam hatırlamadığım Engin .

Çilli yüzü ve hep kahkaha atması hala aklımdadır.

1981 de yollarımız tekrar kesişti. İşletme İktisadı gece bölümünde okurken gece 10.20 vapurunda bazen ona bazen hocamız Boncuk Ömer’e rastlardım.

O zamanlar Moğollar’da bateri çalar ve vapurdan güle oynaya evimize dönerdik.

Hayatında değil enstrüman ıslık bile çalmayı beceremeyen benim neredeyse Moğolların tümü ile dost olma imkanım oldu.

Aziz Azmet’i zaten anlatmıştım, Cahit Berkay ile İktisat Fakültesinde beraber okuduk.

Murat ‘ı da  da bizim yokuşun başındaki sağdaki yeni apartmanda oturuyor diye hatırlıyorum. Doğru mu bilmem. Sanırım bir de kız kardeşi Filiz vardı.

Yokuşun ortalarında İnci ve Cavit kardeşler.

Hemen yakındaki evde oturan  Nurten

Karşısındaki evde  Nesrin

Asnırım Ünsal Ağbi ve kız kardeşi Sevgi de yokuşun hemen başında otururdu

Hatırladığım şimdilik bunlar.

Elli beş sene sonra neler hatırlıyorum yahu.

Böyle devam etsem her halde mahalleye muhtar olurdum.

Yeni şeyler hatırlarsam yazarım.

 

 

 

Yorum yapın