Holdingten, Kesmece değil seçmece,Eski İstanbul

Bizim çalıştığımız zamanda , çok değil bundan 35- 40 sene önce (çokmuş yahu) garip bir saygı anlayışımız vardı.  Hani belki inanmayacaksınız biz sadece Holdingin sahibi olan aileden değil Holdingin isminden bile korkardık. Her sene başında  Holdingten denetçiler gelir ve bizim bir evvelki yıl yaptığımız çalışmaları denetlerlerdi. Bununla ilgili bizim kardeş şirketimizde yaşanan çok hoş bir anıyı anlatmak isterim. Tabii o zaman için hoş bir anıydı.

Holding denetçileri bizden evvel o şirkete gitmişler. Denetçilerin arasında geçen sene göreve başlamış 5 vakit namazında bir kardeşimiz var. O Tesisin Müdürü o gün şirkette olmadığı için onun yerine bizim şirketten ayrılıp o şirkette devam eden bir arkadaş görev yapıyor. Denetçilerin kaldığı otel ise camiye çok yakın. Gerisini denetçi kardeşimizden dinleyelim.

’ Sabah kalktım namazımı kıldım.’  Denetleme için şirkete geldim. O sizin şirketten transfer edilmiş Tesis Müdür Vekili yanıma geldi. ’ Çok özür dilerim’ dedi. ’ Muhakkak gürültüden rahatsız olmuşunuzdur. Ama başka iyi kalitede otel yok.’ Ben de şirketin hesaplarını didik didik ettim. Hepsini de raporuma yazdım.’

O değerli müdür gibi dangalaklar her yerde olduğu gibi o zamanlar bizim şirketlerimizde de vardı.Belki şimdi yaşanan olayların bir kısmı o benzer kafaların eseridir. Aydın ve laik  olduklarını zanneden bir kısım kişiler dükkanın hepsi benim mantığıyla pervasızca hareket ettiler. Dindar insanlarla din üstünden amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan insanların hepsini aynı kefeye koydular. Benim anneannem 5 vakit namaz kılardı dindardı. Dedem camiye Cuma ve Bayram namazları dışında uğramazdı ama anneanneme göre yaptığı ameller ve kafayapısı ile daha dindardı.

İşte o günkü umursamazlıklar bizi bu günkü duruma getirdi. İnançlı, gelir seviyesi orta veya ortanın altı , eğitim seviyesi düşük, her şeye inanmaya hazır, eğlence olarak bir televizyon bir de erken yatması olan insanlarımız  yaptıkları çok sayıda çocukla ülkenin seçim neticelerine de yön verdiler. Bu artan nüfus nedeniyle önümüzdeki her türlü seçim de bu günkü neticelerin devam edeceğini söylemek pek de yanlış olmayacaktır.

Doğaldırki bu söylediklerim benim doğrularım olup katılmayan çok kişi olacaktır. Zaten fikirlerim önemli ve değerli olsaydı şimdi evde oturup 2 parmakla yazmak yerine seçim meydanlarında olurdum. Vasıflarımın yetip yetmemesi önemli değil çünkü ülkemizde hiç spor yapmamış ve şu an görevi bırakmış bir liderimizi 60 yaşından sonra bir parti kongresinde ışıkları söndürüp merdivenden aşağı koşa koşa indiren, hiç çocuğu olmamış MUHTEŞEM bir büyüğümüze kurtar bizi Baba diyen bir toplumun bana da bir kıyak geçmesi iyi olurdu.

Ne ise gene konuyu karıştırdık. Holding anlatıyordum. Mesela çalışırken bir haber gelir ’ Holdingten telefon geldi . Fırın istiyor.’. Holding yemek yapmaktan ne anlar diyemezsin . Koskoca Holding ( Burası biraz Cem Yılmaz şova döndü.) Sonra bir normal arabayla biri gelir. Holdingte çalışan bir şöförün bacanağıdır. İndirimli fiyattan fırını alır gider.

Bir de gene o zamanlarda otomasyon tam olmadığı için ürünler şimdiki tabirle butik veya bir başka deyimle hand made  olarak üretilirdi. Bu nedenle torpili olanlar, özenle üretilmiş ürünlerimizi almak yerine, fabrikada onlar için özel ürün üretilmesini isterlerdi.Kesmece değil seçmece o zaman çok önemli idi.

Annemde benden bir tane şofben istedi. Tam da benim şofbenle ilgili eleştiri yaptığım bir döneme denk geldi. Genel Müdürün torpiliyle şirkette bir tasarımcı kızımız görev aldı. Yeni evliydi. Şofbene bir surat çizdi . Gövde rengi olarak beyaz üstüne kavuniçi ve gri renklerini kullandı, gövdedeki keskin hatları yumuşattı. Ama bizim şofben oldu efemine şofben. Ne ise şofben piyasaya çıkarken çocuğu oldu. İşten ayrıldı. Çocuğunu aldı gitti şofben bize kaldı.

Fabrikada üretimin başında bizzat durdum. Efemine şofbeni ta Bozüyükten getirdim. Montaj için Feneryolu servisine haber verdim. Hafta sonu eve geldim annem söyledi şofben çalışmamış servis müdahale etmiş.

Bu yazı da ortaya ara sıcak getirmişiz gibi oldu. Olsun varsın daldan dala eskileri hatırlamak iyidir.

Bazen düşünürüm geçmiş yıllara dönebilmek mümkün olsa  eski İstanbulu istermiydim diye. Ama tek şart yaptığın hataları tekrarlama deseler. İsteyeceğimden çok eminim.

Ancak bu gün bizlere yön veren, artık bizden geçti ama çocuklarımızın ,torunlarımızın geleceklerine yön verecek siyasi kadrolara bakıyorum da emin olun kalbim sıkışıyor.

İyisimi ben ilacımı içeyim.

Yorum yapın