” İnsanlar kötü şeyler düşünmekten utanmazlar ama, başkalarının onların böyle kötü şeyleri düşünebileceğini düşünebileceğinden utanırlar” demiş Friedrich Nietzsche.
Benim durumum tam da bu.
Üç gün önce bir miktar kuzu eti aldım.
Kavurma yaptırıp rakı içeceğim.
Sağlık sorunlarım nedeni ile , çok sık görüşemezsek de , bana kardeşten ileri olan Tanju ailesinden dostum Sümer’in hiç görmediğim kızı Başağın önemli bir vasfı var.
Çok güzel rakı masası kurup internette paylaşıyor.
Onlar orada yiyor ben burada ölüyorum.
Anlayın yani ne kadar rakım geliyor.
On yılı aşkın süredir ailemize yardımcı olan bir hanım kızımız var.
Önce eşime yardımcı oldu
Sonra anneme
Daha sonra küçük oğluma
Şimdi beni hallediyor.
Aileyi sıradan geçirdi sizin anlayacağınız.
Gelmesine bir kaç gün var.
Dün o kadar ağlayıp sızladım ki iki saat geldi kavurmamı yaptı.
Bir yandan yiyor diğer yandan göbeğime bakıp utanıyorum.
1.94 boyla 87 kiloya çıkınca sporu bırakmayı ciddi ciddi düşünmüştüm.
Sağdan sola dönemiyorum diye.
Yakınlarda rahat edeyim diye bir Müdür Koltuğu aldım.
Oturuyorum bir süre sonra amortisör pıs yapıyor aşağıya iniyor.
Torunuma bu bozuk dedim.
” Ne bozuğu dede ” dedi
” O 125 kiloya kadar taşır.”
Yandan kendime bakıyorum.
Aklıma Zeki Müren geliyor.
O da son zamanlarda şarkı söylerken göbeğini göstermemek için bitkilerin arasına saklanır sadece parmaklarını gösterirdi.
Onca yıl spor yaptım.
” Şu an yapabildiğim tek spor çay kahve karıştırmak.”
Parmak sporu yani
Biraz kendime dikkat etmem lazım.
Kavurmadan vazgeçeceğim.
Canım artık güveçte pastırmalı kuru fasulye çekiyor.