Bazen bana soruyorlar
Neden hep hayalleri yazına konu ediyorsun diye.
Günlük hayatta yaşananlar midemi bulandırıyor.
İlk zamanlar gündem beni o kadar rahatsız etmiyordu.
Boş ver canım şurada kaç yıl ömrün kaldı, koyver gitsin diyordum.
Aslında kötü yaşamaya da epey alışmıştım.
Ancak son yıllar
Bir yandan benim gibi yaşlıların ömrünü uzatmaya yönelik sağlık atağı
Diğer yandan çocuklarıma ve torunlarıma zarar vermesi olası uygulamalar
Beni olayları yeniden değerlendirmeye itti.
Artık ekranda nerede haber veya siyasi görürsem kaçıyorum.
On yıl aileme yemek yaptım ya
Yemek programlarına bakıyor , usta ahçıları izliyorum.
Veya müzik kanallarına geçiyor, onlarla şarkı söylüyorum.
Ama yetmiyor.
Gündem de ne gündem ama,
Belirli insanların yemek yemek , yıkanmak ve doğal ihtiyaçları hariç gününün tümünü izlemek, ağzından çıkanları anında ekrana getirmek habercilik oluyor.
O konuşmalardan bir cümleyi alıp şişirmek ve akşamki açık oturumlara konu yapmak ta gazetecilik.
Akşam ise ” vallahi öyle ” ve ” yok öyle ” diyen karşı fikirli insanları bir araya getirmek de Açık Oturum veya Tartışma Programı
Bazen Cahit Sıtkı Tarancı’ yı anarım.
Hani demiş ya
” Koydum başımı kendi dizlerime, doya doya ağladım.”
Acaba ben de öylemi yapsam ? diye zaman zaman düşündüm.
Sonra işin temelinin moral olduğunu gördüm.
Bu nedenle hayallere tutundum.
“Hayallerde yaşamaktan memnunum, çünkü orada her şey yolunda.”
Artık bizden geçti .
Ancak gençlerin ve orta yaşlıların bir başka yükümlülüğü var.
Hayallerinin gerçek olması için çok çalışmalılar.
Umarım bunu başarabilirler.