Kendi hayatı,Bir Fincan Kahve, Elizabeth Taylor

Bir kaç gün önce Sayın Hıncal Uluç bir nedenle Elizabeth Taylor, Eddie Fisher ve Debbie Reynolds arasındaki durumu anlatmış.

Gençlerin bahsedilen insanları hatırlamayacağını düşünerek bilgi vereyim.

Dame Elizabeth Rosemond Taylor (d. 27 Şubat 1932 – ö. 23 Mart 2011) iki kez Oscar kazanmış Liz Taylor olarak da tanınan İngiliz oyuncu. 79 yaşında kalp yetmezliğinden dolayı hayatını kaybetmiştir.

Taylor oyunculuk becerileri ve güzelliğinin yanı sıra Hollywood da yaşam tarzı ve yaptığı çok sayıda evliliğiyle de tanınmaktadır.

İlk evliliği hilton otelleri varisi Conrad Nicky Hilton,ikincisi;aktör Michael Wilding,üçüncüsü;Michael Todd,dördüncüsü;şarkıcı Eddie Fisher,beşincisi;Richard Burton ki;en büyük aşkını yaşlı kurtla yaşadığı söylenir.altıncı ve yedinci evliliklerini;John Warner ve Larry Fortensky ile gerçekleştirmiştir..

Görüldüğü gibi çok düzgün ve dini bütün biri olup nikah olmadan katiyyen yatağa girmeyen bir yapıya sahiptir.

Dördüncü evliliğini çok yakın arkadaşları olan bir ailenin, Debbie Reynolds’un kocası Eddie Fisher’i ayartarak yapmıştır.

Usta buradan yola çıkarak Liz’in bu konu ile ilgili

’ Her insan kendi hayatını yaşar.Her insan bir defa yaşar. Ne siz başkasının hayatını yaşayabilirsiniz ne başkası sizin”.

savunmasının arkasında duruyor ve toplumun bu gibi olaylarda

” Ben onun yerinde olsam ” gibi cümleler kurarak insanları eleştirmesine karşı çıkıyor. ”Efendim  başkaları ne diyecek diye yaşamı zehir ediyoruz.” diye yazısını sonlandırıyor.

Ben onun yazısının sonundaki fikirlerinin tamamına katılırım. Geçen günkü bir bloğumda belirttiğim gibi belirli bir yaşa gelmiş ve bir nedenle yalnız kalmış insanların özellikle bayanların çocukları, çevreleri onun bir erkekle beraber olmak bir tarafa birlikte bir fincan kahve içmelerine bile anlayış göstermezler ve genellikle sabahları laf ola hiçbirşey yapmadıkları iki kişilik sıcak yataklarından kalkar ve eylem ve söylemleri ile anne veya babalarını veya arkadaşlarını  tek kişilik yataklara bağlamak için uğraşırlar.

Ancak mantık olarak olayda Sayın Uluç’a tamamen katılmakla beraber örnek verdiği kişiyi savunamam.

Liz Taylor bana göre çocuklukdan itibaren arkadaşlarının elindeki dondurmayı alıp yalayacak, herkesin mutluluğu benim olsun modunda yaşayan ilginç bir ruh haline sahiptir.

Hele hele Ayşe ile Ali Taran evliliğini ustanın aynı mantıkta savunabileceğini hiç sanmıyorum.

” Görünen köy klavuz istemez ” atasözüne rağmen sonu olmayacağını bile bile, kötü ve sonu belli olan bir hastalığa sahip bir insanın, kısıtlı olduğunu herkesin bildiği yaşam süresini bekleyemeyecek kadar acımasız  bir davranışı bana kimse ”Efendim  başkaları ne diyecek diye yaşamı zehir ediyoruz.” modunda savunamaz. Zaten sonucunu da herkes gördü.

Bu böyle biline

Yorum yapın