Doğduğumuzda ailemize mutluluk veririz.
Ancak daha önemlisi onların hayallerinin önünü açarız.
İnsanlar kendilerinin isteyip de yapamadığı her şeyi çocuklarının yaşamına aktarmak isterler.
İlk aile tartışmaları da buradan başlar.
İyi bir tahsil hayatı, en az bir yabancı dil
Mutlu bir evlilik
Geçim sıkıntısı çekmeyecek iyi bir iş.
Buralarda anne baba tamamen mutabıktır.
Sıkıntı anne ve babanın hayalleri ve duygu dünyasında saklıdır.
Çocuğunun , ailesinden gördüğü gibi ,değerlere saygılı , ailesinin sözünden çıkmayan bir insan olmasını isteyen bir babayı düşünün
Onun arkadaşlarına soğuk bakan
Beğenmedikleri ile ilişkisini kesmesi için çocuğuna baskı yapan
Buna karşın daha özgür bir insan yaşamını düşleyen
Çocuğunun kendi ayakları üzerinde durmasını isteyen
Kontrollü bir şekilde sosyal hayatta yer almasını onaylayan bir anne düşünün.
Başka bir sıkıntı da çocuğun sosyal aktivite alanında yaşanır.
Mesela babanın çocuğunun sporcu olmasını istediğini düşünün
Annenin de spordan nefret ettiğini
Çocuğun bir kolunu anne diğer kolunu ise babanın çektiğini
Meslek seçimi ise ayrı bir sorun
Çocuğunun mühendis veya doktor olmasını isteyen bir baba
İnsanların sosyal alanlarına önem veren , çocuğunun bir yazar , manken veya artist olmasını da anlayışla karşılayan bir anne
Çocuğunu çok seven , onun üstünde titreyen aile bireylerinin algı farklılığı acaba ona nasıl yansır dersiniz?
Tabii bu verdiğim çok uç örnek
Bunların dışında çok uyumlu ve koordineli çocuk yetiştiren dünya kadar ebeveyn var.
Ama herkesin , az veya çok, çocuğunun hayatını dizayn ettiği de bir gerçek
Peki bu kadar laftan sonra
yavrumuz ne olacak derseniz.
Robin Sharma’ ya kulak verin
” Çoğu insan yirmi yaşında ölür; seksen yaşında gömülür. “
Ailelere uyarımdır.
Çocuklarınızın kişiliği çok önemlidir.
Hayat da onların.
Bırakın kendi hür iradeleri ile yaşasınlar