Pijama Takım, Gümrük Birliği, Seviyeli Patronlar

Birkaç gün önce çıkan bir haberdi. Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir. Gazetenin birinde Gecekondu Bölgesi  olarak nitelendirilen Zeytinburnunda Beştelsiz Mahallesinin macerası anlatılmıştır. Bu mahallede artık kumaşlardan yapılan ucuz üretim bavul turizmini canlandırmış ve 10 TL ye satılan Pijama Takım özellikle konu edilmiştir. Bu yazı bana 1996 yılının başında imzaladığımız Gümrük Birliği ile ilgili anılarımı canlandırdı.

1970 li yıllarda şirketlerde bilgisayar kullanımı yeni  başlamıştı. Şirketimizde de bir oda büyüklüğünde bir bilgisayar vardı ve sadece bordro çekiyordu. İşin daha komiği o makinayı kullanan bir eleman vardı ve sarhoş ………. diye bilinirdi. Ben yazılarımda isim vermiyorum ama o günleri şirkette yaşayanlar bilirler. Maaş günlerinde adamın işe gelmesini ve ayaklarının üstünde durmasını özlemle beklerdik. Ayrıca o zamanlar kredi kartı yoktu, maaş avansı yoktu, her ay maaş günü zırhlı araçla para gelirdi.

Ben 1979 dan itibaren şirketimin bir Tesisinde Malzeme Müdürlüğü yaptım. Siz unvana bakmayın Üretim, Personel ve Muhasebe Müdürlerinin dışında kalan bütün işlere bakan, benim tabirimle Bakiye Müdürlüktü. 1980 lerde Bilgisayarlarla daha fazla iş yapılmaya başlanmıştı. Ancak daha PC ler yoktu.

Bu dönemde  enflasyon  ve vade farkları çok yüksekti. Bu nedenle Yan Sanayiler için basit bir maliyet sistemi hazırladım.

1- Kullanılan hammaddenin güncel fiyatı alınıyor ve gramajla çarpılıyordu. Fiyat değişikliği   (-/+ %10 a kadar ) göz önüne alınmıyordu.

2- İşçilik yılbaşında düzeltiliyordu.

3- Maliyetin Diğer Kısmı ise Enflasyon artışına bağlanıyor ve dönem enflasyonunun sadece %80 i maliyetlere konuyordu. %20 lik kısım yan sanayi şirketlerinin maliyetlerinde iyileştirme kabul ediliyordu.

Bizim Şirketimizde 1980 de yaptığımız ancak satamadığımız  bu uygulama 1990 lı yıllarda Amiral Gemisi adı verilen bir şirketimiz tarafından Koç Holdingte Grupta ilk defa diye sunulmuş ve çok beğenilmiştir.

Zaman içinde yeni ve ileri teknoloji kullanan ve tezgah kapasitesi daha yukarda olan  yan sanayi şirketlerinin gelmesi ile ,artan üretim kapasitesimiz paralelinde , maliyetlerde önemli iyileştirmeler olmuştur.

1989 dan itibaren çalıştığım şirkette yapılan bir organizasyon çalışması sonunda Şirketin 3 tesisindeki Satınalma faaliyetleri bir Müdürlüğe bağlandı. Bu suretle ben 3 Tesisin  Satınalma Müdürlüğünü yapmaya başladım.

Ancak Gümrük Birliği gelmeden önce 1990 lı yılların hemen başında ithalattaki vergi oranları önemli kalemlerde düşürülmüş ve 1996 yılında yapılan Gümrük Birliği anlaşması bu duruma tüy dikmiştir.

O güne kadar Türkiyedeki merdivenaltı dediğimiz küçük cesametli, parça veya ikincil malzemeden çalışan firmalardan şirketlerimizi korumaya çalışan bizler dışardan gelen alternatif parçalar karşısında çaresiz kaldık.

Yüksek miktarlı üretimleri  nedeniyle düşük kaliteli malzemeden yapıldığı için  zaten çok düşük fiyatla sunulan parçaları üreten yabancı firmaların en büyük yardımcısı ise parasına para katmak isteyen seviyeli patronlarımız olmuştur.

Yan Sanayi Firmalarımızı kaybederiz dediğimizde bir şekilde çalışma hayatımızı da sonlandırma riskimizin de olduğunun farkındaydık. 52 yaşında emekli olmak beni üzdü ama bundan daha fazla üzen vatanımın firma ve çalışanların gördüğü zarardır.

Bakın sonra neler oldu

Parça Fiyatlarını yabancı firmalar seviyesine çekmek isteyen Yan Sanayi Firmaları ithalat ile mücadele edebilmek için ilk olarak

a- Hammadde ve Malzemelerin ucuzunu kullandılar.

b- İşçilere ücret artışı veremediler

c- Ancak özellikle enerji giderlerindeki büyük artışları ve finansman maliyetleri nedeniyle bir çok şirket kapandı ve çalışanları işsiz kaldı.

Daha sonraki yıllarda yaşanan krizler sonrası artan işsizlik bu gün herkesin normal gördüğü felaketleri doğurdu.

1- Çalışanların sigortası kısmen yapıldı veya sigortasız çalışabilen tercih edildi.

2- Yüksek maaş alanlar işten çıkarıldı  düşük maaş kabul edenlerle değiştirildi.

3- Uzun yıllar çalışanlar bir şekilde işten çıkartılıp yeni girenleri bir süre çalıştırıp kıdem tazminatı almadan işten çıkartmak moda oldu. İş ilanlarına bakın ’ Servis ve yemek vardır’  diye yazar. Ücret asgaridir ve konu etmeye değmez.

Bu söylediklerimin doğru olmadığını söyleyecek binlerce kişi bulabilirsiniz. İktisatçı ağzı ile Tam Rekabet Piyasasında Arz Talep Sonucu ortaya çıkan bir oluşumdur diyen olabilir.

Doğaldır ki bu yazdıklarımın tam doğru olmadığı iş yerleri ve onların Seviyeli Patronları vardır.

İzin verirseniz küçük bir fıkra ile bitirelim

Adamın biri yağmurun yağdığı bir gün kaldırımda yürüyormuş. Bir araba suyun biriktiği  yol kenardan geçmiş ve adamın üstüne pis suyu fırlatmış. Adam da  Ben senin……… ta ………… demiş. Arabanın penceresi açıkmış. Sürücü inmiş. İki metre bir adam ’ Sen onu bana mı söyledin ?’ demiş. Adam da ’ Sana söylermiyim bu yolları böyle bozuk yapanlara söylüyorum’ demiş.

Korktuğumu zannetmeyin benim bastonum var. 🙂

Yorum yapın