Seymen, Komutanlık , Şevket Coşkun

Türkiyede askerliğini en çok anlatanlar kısa dönem veya bedelli askerlik yapanlardır. Bizim gibi ( 6 ay okul+12 ay kıta ) yapanlar ise pek anlatmazlar. Ben size nereden nereye geldiğimizi gösterebilmek açısından bir kesit vermek istiyorum.

Tuzla Piyade Okulunda geçen 6 ayımın sonlarında çoçuğum oldu. Son sınavlar başlamış herkes imtihanların kötü geçmesi için elinden geleni yapıyor. Çünkü deniyorki okulu başarılı bir yerde bitirenlere kıtada ağır görevler veriliyor.

Bölüğe çocuk haberi gelince Bölük Komutanı hadi çocuğunu git gör dedi. O gün de önemli bir imtihan (sınav) var. Piyadenin en önemli iki dersi Taarruz- Savunma. O gün Taarruzdan sınav var. Üstteğmen hallederiz dedi ama izin veremem. Şimdi Hal’e giden bir Erzak kamyonu var. Onun arkasına bin, dönüşü bir şekilde halledersin. Yani diyorki gece hava kararınca kaçakların kullandığı ve herkesin bildiği bahçedeki tellerin kesik olduğu yerden gel.

Ne ise arabada Hal’ e iade edilecek lahana patlıcan falan var. Bende en arkaya yerleştim. Yolda baktım askeri araçlar bazen gelip arkama yerleşiyorlar. Ön camlarından içerisi görünmüyor. Ben önce başımda şapka el selamı sonra şapkayı çıkarıp baş selamı verdim. Anlayacağınız ben selamın aleyküm diyorum aleyküm selam diyen yok. En sonunda bir onbaşı geçerken el salladı bende ondan sonra başımı lahanalara gömmeye, arkamı da arabalara dönmeye karar verdim.

Oğlumu görüp döndükten sonra beni Taarruz imtihanına  sokup kasaturanın parçalarını sordular. Ben de eşsiz askeri bilgimle ‘kasatura tek parçadır bir de içinde taşıdığımız kını vardır’ dedim. 50 verdiler geçtim. Meğer kasatura üç parçadan oluşuyormuş . Taarruz dersinden de 49 alan kalıyormuş.

Ben bu kadar kötü bir nota rağmen dönem 137 incisi oldum. Zannediyorum 1850 kişi falandık. Bu nedenle nereye gitsem komutan oldum.

Seymene teslim oldum. Bölük Komutanı ile ilgili anılarımı daha önce paylaşmıştım. Her bölüğe 2 asteğmen veriliyordu. Bize de Ticari İlimler Mezunu bir ülkücü asteğmen verildi. Ben İktisat Fakültesi mezunu olduğum için  görüşlerimin ne olabileceğini tahmin edenler biraz hır çıksın gülelim diye böyle bir dağılım yapmışlar. Hemen kaynaştık. Silahın hertürlüsüne vakıf idi. Özellikle üstlerine yaranmak için askere kötü davranan dönem asteğmenlerini gece sıkıştırıp vazgeçirtmesini çok severdi. İyi bir ikili olmuştuk. Sonra 6 ay geçti ve yeni Asteğmenler geldi.

Bölük Komutanımız bizleri çağırttı ’ Yeni Asteğmenimizle tanışın dedi Kendisi İlahiyat Mezunu.’

Düşünebiliyormusunuz bölükte 3 Asteğmen var. Biri sağcı, biri solcu diğeri İlahiyatçı. Ben kıdemde yukarda olduğum için Bölük Komutanının olmadığı zamanlar komutanım. Aynı zaman da Geri Tepmesiz Top Uzmanıyım ve 10 gün sonra askeri atış yapmaya götüreceğim.

Yeni gelen Asteğmene ’ Bak ’ dedim ’ Bu 10 günü iyi değerlendir. Beraber atışa gideceğiz.’ Ertesi gün eğitime gitti.  Silah sökme takma yağlama dersi gördü . Akşam geldi ’ Komutanım! dedi ’ Asteğmenim tabancamın yayını sakladı vermiyor.’ Üstelesen ağlayacak zaten kırmızı yanak, güleç surat bir insan. Şaka kaka olmadan hallettik. Sonra üçümüz çok dost olduk. Düşmanlar çatladı. Beraber atışlara gittik. ’ Coşkun Asteğmen’ dedim ’ Bu atışlarda çok zayiat oluyormuş. Sen hepimiz için bir dua et bakalım ‘

Geri tepmesiz topun ,askerlik yapanlar bilir, tehlikeli geri tepme bölgesi 12.5 metredir. Arkasından alev çıkarır. Ancak bizim askerimiz muhakkak  arkadan yaklaşıp orasını burasını yakar. 300 asker civarındaki personele atış yaptırdık sadece 2 hafif yaralımız oldu. O arada benim sağ kulağım gitti hala %30 işitme kaybı vardır. Alay Komutanından bölük olarak takdir mektubu aldık. Çok iyi ilişkiler içinde terhis olduk.

Sene 1999 yılı başı. Bursa’da bir şirkette Genel Müdür olarak çalışıyorum. Bursa Yerel gazetesinde bir haber gördüm Müftü Yardımcımız Şevket Coşkun diye  başlıyordu. ’ Ben Müftülüğe gideyim’ dedim. Bursayı bilmediğim için şirketten bir elemanla beraber gittik.

’ Şevket Coşkunla görüşmek istiyorum ’ dedim. ’ Hocamıza Kim geldi diyelim?’ diye sordu yetkili. Ne diyeceğimi bulmaya çalışırken ’ Komutan geldi dersiniz ’ diye arkamdan bir ses duydum. Coşkun benim içeri girdiğimi görmüş kendi şivesi ile ’ Ağbem’ dedi sarıldı.

Sonra onu takip ettim. Kadınların erkeklerle beraber cenaze namazı kılabilir dediği açıklamaları izledim.

Anlattığım günlerden bu güne neredeyse 40 yıl geçmiş. Bir zamanlar sağcısı ile solcusu ile din adamı ile  bir bütündük. Hepimiz ülkemizin vatandaşı idik. Sonra hepimizin bildiği güdümlü kişi ve kuruluşlar bizim vatandaşlığımızı vatan ve daş olarak ayırmaya çalıştılar Bir yandan cumhur diye bir kelime kullanarak içinde vatan olan eşanlamlı kelimeyi ortadan kaldırmaya çalıştılar diğer yandan daş kelimesinden yarattıkları yandaş kelimesini kendilerine rehber ederek ayırımcılık yaptılar.

Ben artık ailelerin 4-5 çocuk yapmasını ve iyi yetiştirmesini çok istiyorum. Bu suretle 20 sene sonra oy verecek aydınlık insanlar çoğalacaktır. Peki o zamana kadar ne olacak diyenlere Cumhuriyet Bayramında kutlama yapan insanları izlemelerini tavsiye ederim.

Türkiye sahipsiz değil

Yorum yapın