Bu gün konumuz aşk
Aşk senin zamanındaki gibi değil
Sen bu günkü aşk hakkında ne söyleyebilirsin diyenler olabilir.
Olsun
Pek bilinmeyen bir fıkradır.
Gümrüklerin bu günkü gibi Yolgeçen Hanı olmadığı dönemlerde,
İsviçre’den gelen bir uçağın , elinde Bond çanta olan, yolcusu gümrük çalışanlarının dikkatini çekmiş.
” Deklare edecek bir şeyiniz var mı?” diye sormuşlar.
Yolcu yok demiş.
” Çantada ne var? ”
” Kuş Yemi ”
Çantayı açmışlar içi ağzına kadar saat dolu.
Adam açıklamış.
” Ben bir binanın en üst katında oturur terasta güvercin beslerim. Seyahatten dönünce çantayı açar kuş yemlerini önlerine koyarım.
Yerler yemezler o kuşların bileceği iş”
Yani sizin anlayacağınız ben de sadece çantayı açıyorum.
Önce biraz tebessüm
“Temel’e sormuşlar “aşk nedir?” diye, “bayiliysunuz boş konişmağa” demiş.”
Eh Temele sorarsanız cevap ta böyle olur.
Benim filozof yanım olan Minkeos olarak şöyle bir tespitim vardır.
” İnsanlar aşkı duygu yoğunluğu olarak alırlar ancak aşk duygu derinliğidir.”
Bu nedenle çok seviyorum , aşkından ölüyorum diye gerine gerine bağıranların ellerini , bir süre sonra, bir başkasının tuttuğunu görürsünüz.
Nedeni ise benim söylediğimdir.
Zaman içinde duygu yoğunluğu başka adreslere gidebilir .
Ama duygularınız derin ise
Milim kıpırdamaz.
İleri yaşlara kadar insanın hep içinde onunla birlikte yaşar.
Bazıları , işler bozulunca , karşı cinsi karalamayı pek sever
“Ağzından bal damlayan arının bile kıçında iğne var.”
Bunu söyleyenler duygu yoğunluğu olanlardır.
Derinlik sahipleri ise çıt çıkarmaz ve bu duyguyu içlerinde ömür boyu hisseder.
Ya işte böyle