Sevgili izleyenlerim
Zaman zaman şikayet ettiğim Eğitim Bakanlığının uygulamaları ( Başına özellikle Milli yazmadım.) için az bile yazmışım.
Geçenlerde önemli bir gazetenin önemli bir yazarı da benim düşüncem paralelinde bir araştırma ve tesbit yazısı yayınladı.
Özellikle eski ve köklü okulları İmam Hatip Lisesi yapıp öğrencileri ve ailelerini rahatsız ederek göçe zorluyorlar demiştim ya.
Özel hayatlara müdahale ettikleri için kendilerine verilen tepkiler onları hiç etkilemiyor.
Varsa yoksa İmam Hatip Liseleri ve tornadan çıkmış gibi oluşacak dindar gençlik.
Bu değerli yazarın verdiği bilgilerle zenginleştirdiğim bloğumu, onun hoşgörüsüne sığınarak, bilgilerinize sunuyorum.
Bloğuma başlamadan önce ülke muhalefetine , özellikle ana muhalefetine seslenmek istiyorum.
Allah aşkına artık sayın başbakan odun desin de ben sana kodum diyeyim muhalefetini bırakın.
Gündemi takip etmeyin siz yaratın.
Ülkenin Bor yataklarının yabancılara neredeyse bedavaya peşkeş çekilmesini , ülkemizde Petrol Arama izinlerinin yabancı şirketlere verilmesini veya bu günkü bloğumun konusu olan Eğitim Sistemini ülke insanlarına anlatın. Bu konuların ses getirmesini sağlayın.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2013-2014 öğretim yılından itibaren genel liselere yeni öğrenci almama kararı verdi. Çünkü, mevcut liselerin tamamı ya Anadolu lisesine ya da imam hatip lisesine dönüştürüldü.
Genel liseler, mevcut öğrencileri mezun edilene kadar açık kalmaya devam edecek. Ancak bu okullara gelecek öğretim yılında öğrenci alınmayacak. Anadolu liseleri sınavında başarılı olamayan öğrenciler ya imam hatip liselerine ya da meslek liselerine kayıt yaptırabilecek.
İmam hatip liselerine giden öğrenciye her türlü destek var. Bu okulları daha çekici hale getirebilmek için her şey yapılıyor. Ücretsiz servisler, burslar, yemekler…
Amaç eğitimi tamamen imam hatipleştirmek, bu okullara gönderilecek öğrenci sayısını artırmak…
Anadolu Liseleri sınavında başarılı olmak ve bir okula kayıt yaptırabilmek önemli bir ayrıcalıktı. Öğrenci haftada 24 saat yabancı dil öğrenimi görüyordu. Okul sayısı az olduğu için bu okulları kazanan öğrenci de seçme oluyordu. Öğretmenler de sınav sonuçlarına göre bu okullarda görevlendiriliyordu. Yani öğrencisi de, öğretmeni de seçme oluyordu.
Tabii bu okullara öğrencinin sınavla alınması yani belli bir başarıyı gösteren öğrencinin yerleştirilmesi ayrıcalıklı bir durum. Ancak, bu okulların eğitim sistemlerinde genel liselere göre bir fark var mı?
Hemen hemen hiçbir fark yok. Aynı program, aynı dersler…
Tek fark şu: genel liselerin bütün sınıflarında öğrenci haftada 2’şer saat yabancı dil dersine girerken, bu sayı Anadolu liselerinde haftada 4’er saat oluyor. Ayrıca bu okullarda ikinci yabancı dil de seçmeli olarak haftada 2 saat okutuluyor.
Sınavla öğrenci alan okullara yerleşemeyen ilköğretim okulu mezunları ne olacak? Onlara yol gösteriliyor:
İmam hatip lisesine gidebilirsiniz. Ya da meslek liselerine kayıt yaptırabilirsiniz.
Paranız varsa sınavla öğrenci almayan özel okula kayıt yaptırmanızda bir engel yok. Yani öğrenciyi imam hatip liselerine gitmeye zorlayan bir düzen kuruldu.
Anadolu lisesi dışında akademik eğitim almak isteyen öğrencinin gidebileceği lise bulunmuyor. İmam hatiplerde ise durum yine farklı. Anadolu imam hatip liseleri olduğu gibi, bu okulların normal imam hatip liseleri de bulunuyor. Yani, öğrenci imam hatip lisesinde öğrenim görmek istiyorsa sınavda başarılı olamazsa bile imam hatip lisesine girebiliyor. İşte bu da ayrımcılık…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın “reform” dediği işte budur. Bütün okulları imam hatipleştirmek, mevcut imam hatiplerin sayısını ve öğrencisini artırmak… Bunun için gerekli alt yapı-üst yapı oluşturulmuş, öğrencinin okul seçmesi elinden alınmış durumda. Liseye gidecek öğrenciye de “Senin yerin imam hatip” deniliyor. Okulların tabelalarının başına “Anadolu” yazdırmakla okullar Anadolu lisesine dönüştürülüyor.
Einstein : ” Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.”
diyor ama siz onu boşverin.
O kendi işine baksın biz hedefimize bakalım.