Hep yazılarıma çocukluğumdaki bir deyiş ile başladığımın farkındayım. Bunun nedenini de , açık söyleyeyim , bilmiyorum.
Ya çocukluğumu özlüyorum ya da bu günü sevmiyorum.
Ama sadece bir şeyden eminim
O günün insanlarını özlüyorum.
Çocukluğumuzda arkadaşlarımızla bazen itişir bazen kavga ederdik.
Bu nedenle kıçımız genellikle hep yerde olurdu.
İster yenelim ister yenilelim eve hep toz çamur içinde giderdik.
Doğaldır ki yaşımız ilerledikçe yerlere oturduğumuz aktiviteler azaldı.
Ama hayat bizi götün götün yeni olayların içine itti.
Hemen hemen sıra ile herkesin yaşadıklarını yaşadık.
Önce hayatın her evresinde yaşanan karşı cins ilişkileri
Düş kalk düş kalk
Daha sonra iyi bir eğitim kurumunda tahsiline devam etmek için yapılan acımasız sınavlar
Düş kalk, düş kalk
Daha sonra iyi bir iş
İyi bir evlilik
İş hayatında ilerlemek
Bu yazdıklarım yazarken kolay , yaparken sıkıntılı.
Düş kalk , düş kalk
Çocuklarına iyi bir eğitim iyi bir gelecek.
Uykusuz günler uykusuz geceler.
Şimdi ise korkum ülkemin geleceği .
Ve tabii ki çocuklarımın ve torunlarımın
A.B.D den Richard Flint’ in sözleri hep kulağımda.
” Önemli olan bir kez daha düşüp düşmeyeceğiniz değil, bir kez daha ayağa kalkıp kalkamayacağınızdır.”
Şimdi kendime biraz güven geldi.
Bu güne kadar her sıkıntıdan sonra ayağa kalkabilmişsem bundan sonra da kalkabilirim diye düşünüyorum.
Benim şartlarımdaki her yaş grubundaki vatandaşlarıma sesleniyorum
Yapabiliriz yapacağız
Nasıl olsa alıştık
Düş kalk, düş kalk